Tuesday, September 25, 2007

feyzbuka kafam bozuk

Bir gün herkesin bir face book üyeliği olacak.
Allah beni ısırdılar, happy hour daveti aldım, aaa oktober fest, beni bir fotoğrafta tag etmişler hmmm derken face booka üye arkadaşlarımla oluşturduğumuz bir jargon da oluştu mini mini.
Aslında daha önceden buna benzer bir deneyimi sosyomatta yaşamıştım, yani bir süre eğlenirken. Çiftleşmeye gelmiş kütlelerin arasında söz uçar yazı baki kalır deyu kendimi avutmuşum yazan arkadaşlarla eğlenirken, bir gün internete inanmıyorum ama bir güç var misali yazılarım bir anda uç-urul-ana kadar. Herkes de bunun alimi, uzmanı sanki, aaa kopyasını almadın mı cık cık. Burada yazmak suya yazmak gibi, biri bir gün gelip o suyu karıştırabilir, bulandırabilir. Elinizden de bir şey gelmez, Big Brother çoktan hükmü vermiş, devir onların devri, yaşasın sanal diktalar.
Artık diş çıkaran her çocuk şunu sorgulayabilir sanıyorum, facebook mu alsam my space mi? Ya da hepsi birden, hiçbir şeyi kaçırmamalı insan değil mi?
Facebook şu anda my space'i sollamış durumda. Değeri 16 milyar dolar, Microsoft'un Facebook'u alacağı söyleniyor. Demek ki değeri daha da katlanacak. Biz eğlenirken birileri de fena halde nemalanıyor, yaşasın kapitalizm ve eğlencelikleri.
Bazı beyin göçü edip dönüp herşeyi ben belletirim diyen yeni dönem Türk aydınları facebook'u inanç turizmine benzetseler de bütün bu eğlenceli yanlarına rağmen tamamiyle tüketme üzerine kurulu, adı sosyalleşme ağı. Ha, uzun süredir haber almadığınız, aynı şehirde ya da aynı ülkede bile bulunmadığınız ne kadar seçilmiş insan varsa bulup seviniyorsunuz ama bu yanlızlaşmanızı gidermiyor. Orada da bir kimliğiniz var, sınırılı sayıda "public" ile paylaştığınız. Ha tabi İngilizce bilmeniz gerekiyor. Bu da sizi direkt diğer insanlardan ayırıyor.
Ben tekniğinden anlamam, ama bazı uygulamaların asıl geliştiren ekipten farklı insanların yapıyor oluşu, bu kadar çeşit çeşit, farklı uygulamalar (application) göz almaca, gönül çalmaca yapıyor facebook'a galiba. Sistem hep aynı işliyor aynı anda bir çok kişiye davetiye gönderiyorsun, neymiş bu diye baktığın application denen şeyi, virüs gibi dağıtıyorsun .
Facebook şehir insan evladının merak, hırs, tüketim ve statü dertlerinden beslenen sanal bir oyuncak. Ve insanın çok vaktini alıyor. İlk başlarda bağımlılık yaratan bir etkisi var. Teknik sorunları çok. Ama en önemlisi, henüz bir big brother'a rastlamadım. Yaşasın kökleşmiş kapitalizmin liberal kolları.

No comments: