Monday, October 15, 2007

feyzbuka kafam bozuk 2

kendimi bildim bileli popüler olan bir şeye karşı durdum. ha bunun da popüler bir tutum olduğu ya da olacağı söylenebilir tabi. benimki kişisel bir şey, bir nevi uyuzluk. kaç kitabı okumadım, kaç filmi seyretmedim popüler diye. bazen uslu uslu popülerlikleri geçsin diye bekledim, bazılarıyla geçtikten sonra bile ilgilenmek içimden gelmedi. sırf popüler oldular diye yargısız isyan eyledim. derken bir gün yargısız insaf edesim geldi. dedim kendi kendime: popüler olmaları onların suçu değil yazık onlara, içlerinde iyi olanlar olamaz mı bu popülerleştirme tanrısı kurbanlarından. artık delikanlı fikri sabitlerim olmasa da popülerleşen daha doğrusu popülerleşeceği baştan belli ürünler, alınsın satılsın diye azıcık seks, azıcık ucuz politika, azıcık ucuz mizah katılmış yamalı bohça ve karbon kopya şeyler beni içine alamadı gene. ama tabi bir yere kadar.

yeni şeyler, uzun süredir haber alamadığım arkadaşlarla yeniden karşılaşma heyecanları, neymiş, ha burasında da bu varmış diye bakarken bir de baktım feyzbuka iyiden iyiye kaptırmışım. bir sürü selebriti de üyeymiş meğer, yüzyılın mesleği, herkes az ÇOK ün peşinde. televizyon programlarında bundan konuşuluyor, gazetelerde hafta sonu eklerinde feyzbuk konuşuluyor, 23 yaşındaki mucidinin multimilyarder olması sözkonusu, eğer Microsoft'a satarsa facebook'u. kendince bir alt kültürler cemiyetleri de oluşuyor bir yandan. kazdağında altın madeni olmasın diye bir gruba üye olmaya kalkıyorum, üyeler maşallah seçkinler listesi hep aynı isimler sahnede bennu geredeler, şehnaz çakıralpler. tanımadığım insanlardan mesajlar da almaya başladım, ben de bir "face" mi oldum, yoksa face book da benzerleri çok seks partneri bulma sitelerinden biri mi idi ya da oldu? bu facelerin fake'i de varmış üstelik, ünlülerin isimleri ve fotoğraflarıyla üye olanlar. off... herşeyin böyle suyunu çıkarma ülke insanına has bir fatalite mi yoksa "beynelmilel bir şey işte" mi?

şeytan diyor çık şu facebookdan bu kadar popülerlik bana fazla, sağdan soldan bana darallar geliyor ama şu envai çeşit yerde yaşayan arkadaşlarımla biricik iletişim kurma vazifesi nedeniyle kıyamıyorum da silmeye facebook üyeliğimi, sanki başka yol yok iletişime o da ayrı... iletişim ve bilgi çağı dediğimiz nanenin içindeyiz ve kollarımızı kavuşturmuş seyrediyoruz herşeyin bizi biraz daha montofonlaştırmasına. makineyle bir simbiyoz yaşam sürdürüyorum ve lanet olası şeyler bilgisayarım ve "internete inanmıyorum ama bir güç var" yeni tanrı sanrısı kapris yaptığında herşeyim alt üst, iş güç, yaşam...

bir kaç arkadaşım facebooka üyeliğini sildi bile; bu gösteri çağından, herkesin herşeyini pazara çıkarmasındaki rahatlığından rahatsızlık duyup, bir yandan da püskürtülmüş amerikan öcüsü "looser" addedilmeyi göze alıp. facebook'a üye olmamak kaybedenlere dahil olmak gibi bir şey, nasılsa herkes orada değil mi. üye 30.000 türkten illaki arkadaşınız vardır yoksa da edinirsiniz.
kendinizi ne kadar ters yüz ederseniz, içiniz ne kadar dışınız olursa gösterdiğiniz kadar kıymet edip o kadar winner olunan bir dünyada siz de bir face'e dönüştünüz, bir sanal sandıral alter egonuz daha oldu hayırlısı olsun. vitrindeki binlerce yüzden biri daha, iyice allayıp pullayın belki alanınız çıkar.