Wednesday, January 11, 2017

köylü ekrem


40 yaşında doğduğumu hissediyorum şimdi çocukluğuma doğru büyüdüğümü. kesinlikle çocuk öleceğimi söyleyebilirim. beni hep rahatsız eden sistemi, eğitim sistemini bir türlü kabul edemedim. gerçek okulum toprak oldu, tabiat oldu. bizzat içinde yaşanılarak öğrenilebileceğini düşünüyorum. bunun için sistem dışı bir şeylere giriştim, kabul etmedi, reddetti. yadırganan her şeyi, kendime estetik ve ahlaktan başka hiçbir sınır koymadım. her şeyi denedim, amelelik, bulaşıkçılık, inşaat işçiliği, tarım işçiliği gibi pek çok işte çalıştım. ben nihayetinde ellerim kadar varım, yaptıklarım kadar varım. bu sistemin kağıdına da ihtiyacım yok, bana vereceği ünvana da ihtiyacım yok. hayatta en değerli şeyin zaman olduğunu biliyorum. okuyordum, fazlaca birikti sanırım. ve bunları kimseyle paylaşamıyordum. Sokakta kimsenin yakasına yapışıp ben buyum şunları düşünüyorum şunları hissediyorum diyemezdim. Yontmaya başladım, bu konuda da bir eğitimim olmadı. heykel yapmak istediğim için değil, zamanımı bir şeylere bir maddeye bir varlığa çevirmek kaygısıyla başladım. kendimi ifade etme yolu olarak, insanı insana anlatma çabası olarak görüyorum. ben sanatta şuna inanıyorum, sanatta pencereyi dört köşe yapamazsınız, bu boyun eğmek ve sınırları kabul etmektir. halbuki bence sanatta estetiğin dışında hiç bir sınır olamaz. hiçbir sanat akımını tanımıyorum tanımakta istemiyorum.
ben sadece tabiatın kendi kendine oluşturduğu o müthiş estetiği gizlememeye, bir sürü anatomik hatayı gizlememeye, doğanın oluşturduğu o müthiş ahengi, estetiği kırmamaya çalıştım, kendime mal etmemeye çalıştım. bu bence doğaya saygısızlıktı o yüzden yaptığım işler hep doğal güzelliği ön plana çıkaran işler. bana ait değil, doğayla ortak işimiz. malzemenin de ruhu var, her şeyin. bakın taş bile büyüyor, taş bile büyüyorsa ona taş diyemezsiniz ağaca ağaç diyemezsiniz. onların da bir ruhu var. yontarken hissedersiniz hiç bir yonga bir diğerinin aynı değildir. sadece şekil olarak değil doku olarak lezzet olarak. hiç biri birbirinin aynı değildir. her biri birer bireydir, şahsiyettir.
belki de işletme okumanın verdiği tesirle sadece para daha kolay nasıl kazanılır en verimli işletme nasıl yapılır. belki bu öğretiyle sadece para kazanmak için yaşadığımı ama hayatın sadece bu olmadığını bir gün bir kaya tırmanışında düştüm. iki kaburgam kırıldı ve orada iki gün yattım. ve o an düşündüm ki işte varla yok arası bir saniyeden bile kısa bir an. o yüzden hiç ölmeyecekmiş gibi sadece çıkar hesaplarıyla yaşamak, parayı baz alarak yaşamak, parayı amaç edinmek çok çok yanlıştı. çünkü kazandığım her şey bir anda yoktu. tabi ki çevremden epey tepki aldım. kendine yazık etti, çok zekiydi, ıvır zıvırla uğraşıyor. gelip de put mu yapıyorsun diyorlar tepiyorlar. ayağıyla dokunuyor kadını okşuyor heykeli. çirkin şeylerle de karşılaşıyorum. ama bir şekilde gelip bu insanlara yardımcı olmak lazım. bir kere aslında paranın çok iyi bir köle olduğunu, sadece bir araç olduğunu, temelin aslolanın, hedefin, amacın insan olduğunu biliyorum.

No comments: